Serebral palsi, vücut duruşu ve kas hareketlerini kapsayan bir sorundan kaynaklanan rahatsızlık olarak bilinir. Selebral palsi hastalığında beyin henüz gelişme aşamasındayken ortaya sonradan çıkan bir hasar söz konusudur. Serebral palsili çocuklarda belirti ve bulgular erken çocukluk döneminde ve okul öncesinde kendini göstermeye başlar. Beyinde meydana gelen bu hasar duruş bozuklukları, vücudun gevşeklikleri, anormal refleksler, yürüme bozuklukları, zayıf motor becerileri, gövde ve ekstremitelerde sertlik gibi belirtilerle kendini gösterir.
Selebral, kelime anlamı olarak beyin demektir. Palsi ise felç ve hareket zayıflığı terimini ifade etmek amacıyla kullanılır. Serebral palsi, diğer bir deyimle beyin felci olarak nitelendirilen bu hastalık temelde kas tonusu, hareket ve motor becerilerini doğrudan etkileyen önemli bir problemdir. Bu durum genel olarak vücudun koordineli ve bir amaca hizmet ederek hareket edebilme yeteneğine engel olur. Ayrıca mesane ve bağırsak kontrolü, solunum, yeme ve konuşma gibi motor becerileri, kasları içeren diğer vücut fonksiyonlarını direkt olarak etkileyebilir.
Selebral palsi, çocukların engellilik durumu ile karşı karşıya kalmasının başlıca nedenleri arasında yer alan önemli bir durumdur. Her 1000 canlı bebek doğumunun 2'sinde bu sorun tespit edilebilir. Erken doğan bebekler, zamanında doğan bebeklere göre bu durumla daha yüksek olasılıkla karşılaşabilir. Serebral palsi gelişme tehlikesi anne karnında geçen zaman içerisinde bebeğin kilosunun azalması ile daha da artabilir. Özellikle de 1,5 kilodan daha düşük ağırlıkta dünyaya gelen bebeklerde serebral palsinin görülme oranı %15’e kadar yükselecektir.
Serebral palsi ile birlikte birçok çeşitli beyin malformasyonu ya da hasarı sebep olabilir. Bu durum bazen birden fazla nedenden kaynaklanabilir. Bu vakaların yaklaşık %15 ve 20’si doğumdan çok kısa bir zaman önce, doğum esnasında ya da kısa bir süre sonra ortaya çıkan sorunlardan dolayı kaynaklanır. Bahsi geçen bu sorunlar ise doğum sırasında bebeğin oksijen eksikliği yaşaması, beyin travması ya da enfeksiyonlardır. Ayrıca annenin hamilelik sırasında toksoplazma, kızamıkçık, zika virüsü gibi enfeksiyonlar geçirmesi de serebral palsiye neden olabilir.
Gen anormalliklerinin yaşanması, beyinde yapısal bozukluklara sebep olarak selebral palsinin nedeni haline gelebilir. Erken doğan bebekler, bu bozukluğa karşı diğer çocuklara göre çok daha hassastır. Erken doğdukları için bu bebeklerin beyninin bazı kısımlarında bulunan kan damarları tam olarak gelişmediğinde, kolay bir şekilde kanayarak serebral palsiye zemin hazırlayabilirler. Ayrıca yeni doğan döneminde sık görülen kandaki bilirubin oranının artması, kernikterus ismi verilen beyin hasarının temel sebebi olabilir.
Beynin farklı bölümleri üzerinde etkili olan çeşitli tiplerde serebral palsiler bulunur. Selebral palsinin ataksik, spastik, atetoid, hipotonik ya da karışık tip olmak üzere birbirinden farklı olarak 5 çeşidi olduğunu söylemek doğru olacaktır. Bahsedilen her tip bozukluk, kendine özgü spesifik bazı hareket bozukluklarına neden olabilir.
Spastik Serebral Palsi: Bu durum serebral palsili kişilerin yaklaşık %80’ini etkileyen en yaygın tip olarak kabul edilir. Abartılı reflekslere, kas sertliğine ve hareket zorluğuna neden olduğu görülür. Spastik serebral palsili olan birçok insanın yürürken dizlerini bükerek bacaklarını makasa benzer hareketler yaparak anormalliklere sahip olduğu söylenebilir. Ayrıca bu bulgulara felç ve kas güçsüzlüğü de eşlik edebilir.
Hipotonik Serebral Palsi: Hipotonik serebral palsi, kas tonusunun azalarak aşırı gevşek kaslara neden olan bir tiptir. Bu durumda bacak ve kollar bir bez bebek gibi sarkık şekilde görülebilir. Bu bozuklukla karşı karşıya kalan bebekler nefes almak konusunda zorlanırken, diğer yandan baş kontrolleri de oldukça yetersizdir. Reflekslerde zayıflık, konuşma zorluğu ya da yürüme anormallikleri de bu bozukluğun bir parçasıdır.
Atetoid Serebral Palsi: Atetoid serebral palsi olan kişiler, vücut hareketlerini kontrol altında tutmak konusunda oldukça zorlanırlar. Hastalık bacak, kol ve ellerde istenmeyen anormal hareketler yapılmasına neden olur. Buna ek olarak yüz ve dilinde bu durumdan olumsuz şekilde etkilendiği görülebilir. Yapılan hareketler yavaş ve burulma şeklinde düzensiz ve hızlı şekilde gelişim gösterir. Bu bozukluktan etkilenen kişi oturma, yürüme, yutma ve konuşma konusunda büyük ölçüde zorluk çeker.
Ataksik Serebral Palsi: Ataksik serebral palsi tipi, kişilerin derinlik ve denge algısı ile alakalı zorluk yaşamasına neden olur. Bu tip serebral palsi günümüzde diğer tiplere göre çok daha nadir görülür. Genel olarak sakar görünen düzensiz istemli kas hareketlerinin ortaya çıkmasına neden olur. Bu tip sorunda koordinasyon problemleri de sıklıkla görülür. Nesneleri kavramak, yürüme ya da yazı yazmak gibi motor becerisi gerektiren işlevleri yerine getirmek bu bireyler için oldukça zordur.
Karışık Tip Serebral Palsi: Karışık tip serebral palsi, bazı kişilerde çeşitli tiplerde görülen bir kombinasyon şeklinde olabilir. Bu yüzden karışık tip serebral palsi denir. Karışım tipin söz konusu olduğu serebral palsi bozukluğunda genellikle atetoid ve spastik formların bir araya geldiği söylenebilir.
Serebral palsi, çoğu durumda işitme, görme, dokunma duyusunda da bazı sorunlara yol açar. Aslında bakıldığında serebral palsi bir hastalık değildir. Tam aksine, kişinin kas hareketlerini kontrol altında tutan ve yaşanan beyin hasarının sebep olduğu bir belirti grubu olarak kabul edilebilir. Serebral palsili çocuklarda göz kasları ve yutkunma ile alakalı sorunlarında ortaya çıkabileceği ifade edilir. Bu kişiler göz kaslarını doğru ve koordineli bir şekilde çalıştırmak konusunda zorluk yaşadıkları için bir nesne üzerinde odaklanma konusunda zorlanırlar.
Serebral palside fiziksel aktivite üzerinde yaşanan kısıtlılık ve kasların çalışma durumu kalıcıdır. Bu sorunlar yaşam içerisinde kişi açısından bir ilerleme göstermez ancak soruna neden olan beyin hasarı bebek henüz anne karnındayken bile beklenmedik bir anda ortaya çıkabilir. Ayrıca bu sorunlara ek olarak serebral palsili çocuklarda beslenme ve iletişim sorunları, epilepsi ya da entelektüel sorunların ortaya çıkması da muhtemeldir.
Serebral palsi tanısı için temel olarak hedeflenen hastanın fizik muayene ve tıbbi öyküsünde yer alan bulgular ışığında bir teşhis konmasıdır. Hastanın tıbbi öyküsü göz önünde bulundurularak hekim tarafından her türlü risk faktörü ve serebral palsi ile sonuçlanan rahatsızlıklara dair herhangi bir bilgin yer alıp almadığı incelenir. Doktorlar, serebral palsi tanısı üzerinde çok fazla durduğu bir diğer önemli konuda çocukta herhangi bir gelişim geriliğinin olup olmadığına bakmaktır. Bu çocuklarda genellikle motor aktivitelerle alakalı gelişim geriliği bulunur. Diğer aile üyeleri ve yakın akrabalarda buna benzer bir durum yaşayan başka birilerinin varlığı, bu rahatsızlığın altında herhangi bir genetik faktörün olup olmadığına dair bilgi sahibi olunması açısından çok önemlidir.
Serebral palsiye dair bulguların olup olmadığını kontrol etmek için ilk olarak hastaya detaylı bir fiziki muayene yapılır. Zihinsel durumu baş çevresi, kasların tonusu, gücü, duruşu, refleksleri ve buna ek olarak çocuğun nasıl yürüdüğü doktorun değerlendirdiği önemli noktalardır. Fiziki muayene ve tıbbi öykü sonrasında doktorun serebral palsiden şüphelenmesi durumunda, farklı radyolojik tetkiklerden yararlanarak santral sisteminin değerlendirilmesini istenmesi normaldir. Manyetik rezonans görüntüleme (MRI), radyo dalgalarından faydalanılarak manyetik alan sayesinde çocuğun beyninde serebral palsiye sebep olabilecek herhangi bir yapısal anormallik ya da lezyon olup olmadığını detaylı görüntülenmesi sağlanır. Bu işlem kişide herhangi bir acı ya da ağrıya neden olmazken, işlemin süresinin yaklaşık 1 saat kadar sürmesinden kaynaklı çocuğun sabit bir şekilde kıpırdamadan durmasını sağlamak amacıyla farklı sakinleştirici ilaçlara başvurulmasında bir sakınca yoktur.
Selebral palsinin kesin ve net bir bilinen tedavisi bulunmamaktadır. Tedavi amacı bireyde yaşanan kısıtlamaları ve istenmeyen bulguları iyileştirerek bu duruma eşlik ederek olarak ortaya çıkabilecek olan komplikasyonları önlemektir. Serebral palsili çocuk ve yetişkinler tıbbi bakım ekibiyle birlikte ömür boyu süren çok uzun süreli bir tedaviye ihtiyaç duyar. Bu tedavi ekibi çocuğun daha iyi bir yaşam standardına sahip olabilmesi ve rahatsızlığa eşlik edebilecek farklı hastalıkların ortaya çıkmaması için işbirliği içinde hareket etmelidir.
Bu anlamda Teta Clinic, çocuk ya da yetişkinler için tıp biliminin bütüncül yaklaşımın ele alarak hızlı ve etkin çözümlerle rahatsızlıkların tedavisi konusunda aradığınız her türlü hizmeti bulabileceğiniz profesyonel bir klinik olarak dikkat çeker. En iyisini hak eden çocuğunuz için yuva sıcaklığı ve nitelikli hizmetin bir arada buluştuğu Teta Clinic farkını deneyimlemek için web sitemizde yer alan iletişim numaralarını kullanarak hemen bize ulaşabilirsiniz. Teta Clinic, gelecek için etkili tedavi yöntemleri geliştirmeye devam ediyor.