Fonolojik bozukluk; çocuklarda görülebilen bir konuşma sesi bozukluğudur. Fonolojik bozukluğu olan çocukların, konuşmak için ihtiyaç duyulan konuşma seslerinin bir kısmını ya da tamamını üretme yeteneği tam anlamıyla gelişmemiştir. Ayrıca kelimede yer alan sesleri, kelime oluşturmak için kendi yaşıtlarının seviyesinde kullanma konusunda zorluk çekerler. Kullandıkları farklı konuşma seslerinin sayısı oldukça azdır. Ayrıca konuşma seslerinin hece olarak birleştirilmesi ve kelime düzeyinde kullanılması konusunda yetersiz kaldıkları görülür.
Fonolojik bozukluk yaşayan çocuklar kelimeleri kullanırken bazı sesleri düşürebilir veya seslerin yerlerini değiştirebilirler. Çocuğun istenilen sesi üretememesi, tıpkı artikülasyon bozukluğunda olduğu gibi sesin, çocuğun sesbilgisel dağarcığında olmamasından kaynaklanmaz. Tam aksine ses, çocuğun sesbilgisel dağarcığında olmasına rağmen yanlış kullanılır. Fonolojik bozukluğu olan çocuklar sesleri gerektiği şekilde kullanamamasından kaynaklı, kendi yaş grubundan beklenen normal düzeyde konuşmaması ile karakterize edilebilir.
Her gün gelişen ve öğrenen bir varlık olan insan, doğduğu ilk andan itibaren öğrenerek farklı beceriler geliştirmeye devam eder. İnsanın çevresiyle iletişime geçebilmek için kullandığı en önemli araçlardan biri olan dil ve konuşma becerileri geliştirilirken, belli yaş aralıklarına gelindiğinde belli konuşma sesleri edinilmeye başlanır. Bu yaş aralığı ise çevreye, kültüre ve eğitim düzeyi gibi birçok etkene göre değişmekle birlikte, çocukların 3-4 yaşlarında tüm konuşma seslerinin büyük bir oranını edinmiş olması beklenir.
Fonolojik bozukluğun şiddet skalası son derece geniş olabilir. Kişinin aile ve yakın çevresinin bile hiç anlamadığı bir konuşma seviyesinden, sadece bazı seslerin düşük seviyede yanlış anlaşıldığı ancak konuşmanın bütün olarak herkes tarafından rahatlıkla anlaşıldığı konuşma seviyesinde bir yelpazede görülebilir. Fonolojik bozukluk, sadece konuşma sesleri oluşturmama olarak basit bir durum olarak algılanmamalıdır. Çocukların, konuşma seslerini tam ve doğru şekilde oluşturamadıkları sürece okuma ve heceleme konularında sorun yaşayacaklarından akademik olarak sorunlar yaşaması kaçınılmaz olacaktır.
Ayrıca çevresinde yer alan yaşıtlarının kendi üretemediği farklı sesleri duyduğunda, fonolojik bozukluk yaşayan çocuklar psikolojik sorunlar ve iletişim problemleri yaşayacaktır. Bu yüzden bozukluğun çocuğun genel sağlığını ve yaşamını etkilememesi için erken tanı ve tedavi çok önemli bir yere sahiptir. Aksi durumda ilerleyen zamanlarda bir psikolog yardımına ihtiyaç duyabilirler. Ayrıca çocuğun dili edinmeye başladığı erken dönemde bozukluk düzeltilmediği takdirde, ileri yaşlar geldiğinde dil ve konuşmanın diğer bileşenlerinde de bozulmalar yaşanmasına neden olacaktır.
Fonolojik bozuklukta yapılan bazı ses hataları, konuşmanın anlaşılırlığını yüksek ölçüde olumsuz olarak etiler. Bu hata örüntüleri son derece karmaşık olduğundan, mutlaka alanında uzman bir dil ve konuşma terapistinden yardım alınması gerekir. Uzman dil ve konuşma terapisti tarafından bu durumun tanımlanması ve çözümlenmesi olmazsa olmazdır. Söz konusu bu hata örüntüleri tek başına bulunabileceği gibi, farklı hata örüntüleriyle bir arada görülebilir.
Fonolojik bozuklukların oluşmasından genellikle üç farklı etken neden olur;
Çocuklarda ortaya çıkan fonolojik bozuklukların en önemli belirtisi 4 yaşına ulaştığı halde konuşmasını aile bireyleri ve yakın çevresi dışındaki kişiler tarafından konuşmasının anlaşılmaz olmasıdır. Fonolojik bozukluk sorunu yaşayan çocuklar; sesleri uyumsuz kullanırken, kelime düzenlemelerini yanlış yapar. Vurguları doğru yapamazlar, bazı durumlarda başta ya da sonda bulunan harfleri atarlar. Tüm çocukların söylemekte zorlandığı ‘’ı, ç, t, z, s, r’’ gibi sesleri doğru üretemezler, gereken yaş grubuna ulaştıklarında bile bu seslerin üretiminde hala hata vardır. Daha ağır vakalar ise daha kolay seslerde bile sorun yaşarlar. Çok sık bir şekilde peltek konuşma vakalarına rastlandığı görülür.
Konuşma bozukluğu tanısında psikolojik, fizyolojik ve nörolojik muayenede eş zamanlı şekilde yapılır. Örnek vermek gerekirse; konuşma sesinin çıkarılması amacıyla öğrenilmesi, öğrenilebilmesi için de önce duyulması gerekir. Eğer bir çocukta fizyolojik olarak duyma sorunu varsa, konuşulan sesleri doğru şekilde öğrenmesini beklemek yanlış olacaktır. Yine yüz kaslarını doğru şekilde kullanamayan bir çocuk, ne kadar uğraşırsa uğraşsın ağız ve dudaklarını konuşmak için gerektiği şekilde kullanamaz ve sesi doğru şekilde çıkaramaz. Farklı dil bozukluklarının olup olmadığını anlamak için okuma- anlama testlerinin yapılması gerekebilir.
Bir çocuğa fonolojik bozukluk tanısı konulabilmesi için; çocuğun yaş grubuna uygun olduğu düşünülen konuşma seslerini geliştirmemiş olması gerekir. Yaşadığı bu eksikliğin okulda, evde ya da çocuğun yaşamının diğer önemli yönlerinde sorunlara sebep olması gerekir. Eğer çocuk zihinsel bir engele sahipse, konuşma kasları ya da işitme duyusuyla ilgili sorunları varsa ya da çevresel uyaran yoksunluğu yaşıyorsa, konuşma seslerinin yanlış üretilmesinin bu sorunlardan çok daha büyük olabildiği değerlendirmeye alınmalıdır.
Fonolojik bozukluğu olan çocuklar için hastalığın seyri genel olarak iyi şekilde sonuçlanır. Birçok vakada ise yaşanan sorun, ilerleyen yaşlarda kendiliğinden düzelmesi ile ortadan kalkar. Özellikle hafif ve orta şiddete sahip olan ve herhangi bir tıbbi sorunu olmayan çocuklarda altı yaşına kadar iyileşme olabildiği söylenebilir. Ağır şiddete sahip olan kişilerde ise iyileşme olmakla beraber, yetişkinliğe kadar süren hafif bir aksama yaşanması normaldir. Tıbbi sorunu olan çocuklarda ise genellikle fizyolojik ve nörolojik sorunun tedavisi başarı ile doğru orantıda değişir.
Kendiliğinden düzelmeyen fonolojik bozukluğun tedavisinde; bir dil ve konuşma terapisti tarafından uygulanması gereken dil ve konuşma terapisi önerilir. Uygulanan bu terapiler, ihtiyaca göre değişiklik arz edebilir. Bazı durumlarda dil ve dudakların ses çıkarma formları da çalışılabilinen alanlardandır. Terapi süresi; her çocuğun durumuna uygun olarak bireysellik gösterir. Çocuğun yaş aralığı, bozukluğun şiddeti, hasta ile terapist uyumu, fizyolojik ve nörolojik sorunların varlığı, aile desteği, haftalık seans oranı bu miktarı doğrudan etkileyen faktörlerdir.
Çocuğunuz sesleri yaşıtları gibi olması gerektiği şekilde çıkaramıyorsa, anlama ve konuşma sorunu yaşıyorsa vakit kaybetmeden bir uzman desteği alınması gerekir. Bu anlamda her zaman üst düzey kalitede hizmet anlayışı ile ön plana çıkan Teta Klinik, alanında uzman kadrosuyla yuva sıcaklığında, her zaman güven veren bir ortamda ihtiyacınıza yönelik tedavi ve terapilere ulaşmanızı sağlar. Sizde bu kaliteyi deneyimlemek için web sitemizde yer alan iletişim numaralarını kullanarak hemen bize ulaşabilirsiniz.