Gecikmiş dil konuşma sorunu yaşayan çocuğun konuşması genel olarak yaşından beklenenden daha geridir. Bu çocuklar eğer herhangi bir dil bozukluğuna sahip değillerse; söylenenleri anlar, anlamları kavrayabilir. Ancak hiç konuşamaz ya da yaşıtlarıyla aynı seviyede iletişim kuramazlar. İnsanın çevresindekilerle iletişim kurması için kullandığı ve doğumdan itibaren öğrenmeye başladığı en önemli araç olan dil ve konuşma becerisi, dünyaya gelen bebeklerde belli yaş aralıklarına göre ilerleme kaydetmelidir. Söz konusu olan bu yaş aralığı; çocuğun fiziki durumuna, aile yapısına, çevreye ve kültüre göre farklılık gösterir.
Dil ve konuşma, birbirinden çok farklı kavramlar olarak dikkat çeker. Dil; bilgiyi, düşünceyi, duyguyu edinen, onu anlamlı bir şekle dönüştüren kurallı sistemler bütünüdür. Yazılı, sözlü ya da işaretle olabilir. Konuşma ise dilin sözlü bir şekilde ifade edilmesidir. Konuşma, dildeki simge, anlam ya da bilgileri; akciğerler, dudak, dişler, ses telleri, dil, damak, geniz boşluğu, yutak, gırtlak ve burun gibi seslerin yapı ve organları kullanarak dinleyene iletildiği bir süreci kapsar.
Gecikmiş konuşma bozukluğunda ilk 18 ay kritik eşik olarak kabul edilir. Çocuk düşünce, oyun ve motor becerisinde herhangi bir sorun yaşamamasına ve yaşıtlarıyla aynı seviyede gelişim göstermesine rağmen, 18 aylık olduğunda hiç konuşamıyorsa ve 24 aylık olduğunda en az 50 kelime söylemiyorsa, gecikmiş konuşma bozukluğu ya da dil ve konuşma bozukluğu olup olmadığına dair doğru tanı ve teşhis konulabilmesi için profesyonel yardım alınması gerekir.
Anne ve babaların, çocukların gelişimiyle alakalı öncelik olarak ilk beklediği aşamalardan biri konuşmaya başlamasıdır. Anne baba olmanın zevkini doyurucu bir şekilde yaşamaları için, çocuklarının etkili şekilde dillenmesi çok önemlidir. Bu mucizevi olay birçok çocukta gerçekleşir ve herhangi bir çaba gerekmeden çocuklar ana dillerini kendiliğinden öğrenmiş olur.
Aslında bir çocuğun konuşmaya başlaması sanıldığı kadar zahmetsiz değildir ve bu durum bir anda gerçekleşmez. İlk olarak çocuğun iletişimi, konuşmaya başlamasından önce daha doğumdan itibaren başlar. Çocuğun ilk sözcükleri ve cümle kurması sonrasında gelişim gösterse bile, konuşmanın bazı bileşenleri doğumla beraber gelişmeye başlar. Çocuğun ağlamaya başlaması ve ağlamayı bir iletişim aracı olarak kullanması bile, bir çeşit dil becerisi olarak nitelendirilebilir. Çocuklar, kısa zaman içerisinde ağlama seslerinden farklı sesler çıkarmaya ve işittiği sesleri algılamaya, yorumlamaya başlar. Birçok çocuk, bir yaş civarı ilk anlamlı sözcükleri çıkararak en geç 2-3 yaşına kadar düzgün şekilde konuşmaya başlar. Ancak bu durum, bazen bu kadar kolay olmayabilir. Çocuklar bazen zamanı geldiğinde konuşmayabilirler. Bu durum gecikmiş dil konuşma olarak bilinir ve en kısa zamanda bir uzman müdahalesi gerektirir. Aksi takdirde çocuk için daha büyük sorunlarla karşılaşılabilir.
Gecikmiş dil konuşma bozukluğunun nedenleri; çocuğun bedenindeki yapısal bozukluklardan ya da çevresel etkenlerden kaynaklandığı konusunda öne sürülen birçok farklı neden vardır.
Bu nedenlerden biri ya da daha fazlası etkin şekilde bir arada bulunabilir.
Çocuğun konuşmasının gecikmesinde birçok farklı etken söz konusu olabilir. Zihinsel yetersizlik, çocukta temel becerilerin gelişmesini geciktirebilir hatta tamamen engelleyebilir. Yarık damak ve dudak gibi konuşma organlarından oluşan bir sorun, çocuğun dil ve konuşma gelişimini geciktirebilir. Uzun süreli hastalıklar ve çocuğun sık sık hastalanması, dil konuşma becerisinin gecikmesine neden olabilir. Ayrıca eğer çocuğun çevresinde ilgisini çeken, dil ve konuşma gelişimini destekleyen herhangi bir ortam yoksa konuşma gelişiminin daha yavaş olduğu görülebilir. Bu konuda uyarıcıların yetersiz kalması, uyarım eksikliği konuşmadan gecikmeye neden olabilir. Çocuğun dünyaya geldiği andan itibaren doğru şekilde ilgi görmesi ve uyaranlara maruz bırakılması, dil ve konuşma becerisi üzerinde doğrudan etkilidir.
Dil ve konuşmanın gecikmesi motor gelişim geriliği, erken doğum, kromozom anomalileri, işitme kayıpları, ailede gecikmiş dil öyküsü, zeka geriliği, genetik bozukluklar, yaygın gelişimsel bozukluk, otizm, yarık damak/ dudak, çevresel koşullar, uyaranların az olması, anne babanın tutumunda yaşanan hatalar gibi birçok farklı nedene bağlı olabileceği gibi, bazen tüm bu sebeplerden bağımsız olarak da ortaya çıkabilir. Bir kısım çocuk, genel olarak kalıtsal nedenlerden dolayı zamanı geldiğinde konuşmaya başlayamaz. Ancak belli bir yaşa geldiğinde (genellikle 3 yaş civarı), birden ve düzgün şekilde doğrudan cümle kurarak konuşmaya başlarlar.
Bunların bir kısmında ise dil ve konuşma ile alakalı beynin bölgelerinin daha geç olgunlaşması ama sonrasında hızlı ve sıçramalı bir gelişim göstererek yaşıtlarına ulaşması söz konusudur. Ancak bu çocukların zekâ ve diğer gelişim aşamaları oldukça normaldir. Sözel olmayan iletişimleri ise gayet iyidir. Çevresinden duyduğu sözcükleri anlamaları iyidir ve var olan konuşmaları ise özellikle dil bilgisi özellikleri bakımından bozuk ya da anormal değildir.
Gecikmiş konuşma bozukluğu, belirtilerin şiddet ve şekil yönünden çok fazla değişiklik gösterdiği bir konuşma güçlüğü olarak karşınıza çıkar. Bu yüzden belirtilerinde kişiden kişiye farklılık göstermesi son derece normaldir.
Gecikmiş dil konuşma da sıklıkla görülen belirtiler şu şekilde sıralanabilir:
Gecikmiş dil ve konuşma bozukluğunda doğru tanı konulabilmesi için ilk olarak; çocuğun konuşmasının önüne geçen fizyolojik ya da psikolojik bir hastalığın ya da sorunun olup olmadığını anlamak için ilgili doktorlar tarafından tıbbi bir muayene ve değerlendirme yapılması gerekir. Gecikmiş konuşma bozukluğu teşhisi; bu belirtilerin görülmesi ile beraber, alanında uzman olan bir dil ve konuşma terapisti tarafından yapılmalı ve tanı konulmalıdır. Çocuğun çevresi ve ailesi yardımıyla hasta hikâyesi oluşturmalı, detaylı bir gözlem yapılmalı ve bozukluğun seviyesi tespit edilmelidir. Ayrıca bazı gerekli testler uygulanarak, diğer konulardaki gelişim seviyesiyle kıyaslanmalıdır.
Gecikmiş konuşma bozukluğu, eğer bir işitme sorunundan kaynaklanıyorsa, en kısa süre içerisinde tedaviye başlanmalı ve işitme cihazlarından faydalanılmalıdır. Gecikmiş konuşma bozukluğunu yenmek ve çocuğun normal konuşmasını sağlamak amacıyla; farklı yöntemler, terapiler ve oyun temelli yöntemler kullanılabilir.
Gecikmiş dil ve konuşması, çocuğun büyüdüğünde farklı sorunlarla karşı karşıya kalmasına neden olabilir. Bu yüzden vakit kaybetmeden anne babaların önlem alması gerekir. Dil ve konuşma terapisine giden çocuklar, zamanla yaşıtlarıyla aynı dil gelişimine sahip olabilir. Bu konuda her zaman alanında uzman dil ve konuşma terapistleri ile çalışan Teta Clinic, çocuklara güven ve huzur ortamında etkin terapi yöntemleri uygular. Uzun yıllara dayanan çalışma tecrübesi ve her çocuğun kişiye özel ihtiyaçlarına yanıt veren çalışma prensibiyle Teta Clinic, her zaman profesyonel hizmetler veren bir kurumdur. Dil ve konuşmada gecikmeye yaşayan çocuğunuz için her bakımdan en iyisini istediğinizde, Teta Clinic en doğru adresidir.